22 Kasım 2013 Cuma

KUTLU OLSUN…


Eğitimin ana unsuru öğrencidir, insandır. Ve insan sadece akıldan değil, duygudan da oluşur. Duygu söz konusu olduğunda her zaman pedagojik fomasyona sahip bir rehbere ihtiyaç duyulur. Bu da ‘öğretmen’dir. Eğitimin temel taşıdır öğretmen. Hangi eğitim sistemi olursa olsun öğretmenden yararlanmadan, işletilemez. Ancak; • Ekonomik • Özlük hakları • Hizmet içi eğitim • Mesleki yayınları izleyememe • Atanma ve yer değiştirme • Hukuki konumlarını güçlendirme • Atanamama • Yetişme ve yetiştirme • Kadro • Sözleşmeli-kadrolu ayırımı • Sosyal güvenlik • Mesleki güvence • Prestij • Geçim gibi; mesleki ve yaşamsal sorunları olan bir meslek mensubundan kendisine yüklenen görevleri layıkıyla yapması nasıl beklenebilir ki? Devletin resmi rakamlarına göre bile (ki böyle rakamları kuşkuyla karşılamamızı gerektiren çok örnek yaşamışızdır) 150.000 öğretmen açığının olduğu bir sistemde ne hikmetse ataması bir türlü yapılamayan ya da yapılmayan 300 bin ve işi olduğu için şükredip aylık yaklaşık 700 TL ile geçinme mücadelesi veren ücretli çalışan öğretmenlere çözüm olarak bir Milli Eğitim Bakanı, yani öğretmenleri en başta koruma, kollama ve sistemi işletmeyle yükümlü en yetkili ‘büyüğümüz’; öğretmen sorununa "200 bin öğretmen kendine başka iş bulsun." diye yaklaşıyorsa başka ne denilebilir ki? Gelin o insanların bir bölüğünün ne yapıyor olduklarına kendi ifadeleri ile göz atalım*: İşsizim • Tarlada taş seçiyorum. ben utanmıyorum sayın bakan ya siz? • Beden eğitimi öğretmeniyim ama bakıcı annelik yapıyorum • Dershane kölesiyim! • 7 sene ücretlı uşaklık yaptım, şimdi İşkur’dan kombi tamirciliği işi geldi. Önce kurs sonra iş. • Sosyal bilgiler mezunuyum 1 sene ücretli kölelik yaptım. Şimdi nefret ettiğim pazarlama sektöründe asgari maaşla insanlara telefonda ürün pazarlıyorum. Kişiliğime zerre kadar uymayan bir işte çalışıp her gün biraz daha eriyorum! Ben çocuklarımı istiyorum, onları eğitmek adam etmek istiyorum • Öğretmen diplomalı ev kızıyım. 3 yaşındaki bir kız çocuğuna bakıcılık yapayım dedim “estağfurullah hocam, size saygısızlık yapmış oluruz" dediler almadılar.• Türkçe öğretmenliğinden mezunum. Bir tüp bayisinde servis şoförlüğü ve elemanlığı yapıyorum. • Fen ve Teknoloji eğitimi mezunuyum. Halkbank'ta memurum. • 2008 Fen Bilgisi mezunuyum. 3 yıl ücretli öğretmenlik yaptım şimdi onu bile yapamıyorum boşta kaldım, nereye başvurdumsa almadılar. • Belediyede mühendis olarak calışıyorum (!) kaldırımlarda kaç karo taşı olduğunu öğrenmek istiyenler bana sorabilir. • Tarih öğretmeniyim. Garsonluk, anketörlük yaptım. Tezgahtar olmak için iş başvurusunda bulundum, atanır gidersin deyip işe almadılar. • 2005 Beden Eğitimi Öğretmenliği mezunuyum. 3 yıl oto galeride araba yıkadım. Şu an bir firmada 2. el expertiz yapıyorum. Yaptığım işten hoşlanmasam da buna mecburum çünkü ben bir babayım. • 2007 Elsanatları Öğretmenliği mezunuyum. Ne ücretli kölelik şansım var ne dersane şansım. •  2005 Resim İş Öğretmenliği mezunuyum. Garsonluktan tutun özel okulda öğretmenliğe kadar bir çok iş yaptım. • 2002 FEF Fizik Bölümü ve 2006 EF Fen Bilgisi Öğretmenliği mezunuyum. Bu güne kadar hamallık, anketörlük, garsonluk, özel sektörde 5 yıl öğretmenlik (kölelik) yaptım. Artık yapabilecek pek fazla bir şeyim kalmadı. • TEF Elektrik öğretmenliği mezunuyum. Kırtasiyede çalışıyorum. • Matematik öğretmeniyim, babamın fırınında kasiyerim…
6 kişilik ailenin 5 bireyinin, öğretimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik yaptığı bir ailenin ferdi olarak içim acıyor. Bizim dönemimizde, bütün siyasi çalkantılara, bütün görüş ve yaşayış farklılıklarına, hayatın bütün zorluklarına karşın öğretmenlik bu kadar hırpalanmamış, örselenmemiş, yoksanmamıştı. Belki maaşımız yine yetersizdi, belki yine geçim sıkıntısı çekiyorduk ama saygınlığımıza asla gölge düşürülmezdi. Şimdi ise… İlköğretimden üniversiteye, aralardaki her aşamayı ilgilendiren öğrenci seçme ve yerleştirme sınavlarına kadar son on yılda tam bir yap-boz tahtasına dönüştürülen, artık ‘sistemsizliğin’ bir sistem halini aldığı bir eğitim anlayışında yılın 364 günü yine en fazla ezilen, horlanan, kendisinden en fazla şeyin beklenmesine karşın en azının verildiği kitle öğretmenler olacaktır. Bir gün hariç! 24 Kasım, Öğretmenler Günü!
Eh, kutlu Olsun!.
*Kaynak: AYÖP (Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder