29 Aralık 2012 Cumartesi

HER ŞEYE RAĞMEN…


‘İlgilenmiyorum, kapitalizmin tüketimi körüklemek için bir başka oyunu, dinimize aykırı…’ gibi çeşitli gerekçeler ve dünya görüşlerinden kaynaklanan reddedişlere rağmen, YENİ YIL’ın; en katı, en koyu inkarcılar için bile yüreklerinin taa dibindeki bir yeri kıpırdatan, birşeylerin değişeceğine, düzeleceğine, daha iyi olacağına dair umutları beraberinde getiren bir heyecan olduğuna inanıyorum. Benim de karınca kararınca, kendime, aileme ve ülkeme dair YENİ YIL’dan birkaç küçük umudum, dileğim, beklentim var. Kendime ve aileme dair olanlar; hemen hepimizin dileyeceği şeyler; sağlık, huzur, sıkıntısız bir geçim. Ülkem için dilediklerimi ise John Lennon’un Imagine şarkısında dile getirdiği ütopya gibi, ancak ‘hayal edebiliyorum’.

Hangi sınıf ve gelir grubuna ait olursa olsun, insanımız insanca yaşayabilecek. ‘Açlık sınırı’, ‘Yoksulluk Sınırı’ gibi; bırakın resmi makamlar tarafından hesaplanmaları ve açıklanmalarını, var olmalarının bile bir insanlık ayıbı olduğu istatistiklere gerek kalmayaçak. İktidar ve muhalefet kendi ikballerini bir yana bırakıp ‘aslolanın ülkemiz ve insanımız’ olduğundan hareketle, geleceğe bir arada yürüyecekler. Üniversitelerimiz her türlü yönetsel ve toplumsal baskının ötesinde, özgür düşünce, bilimsel araştırma ve yaratıcılığın merkezi olacaklar. Komşuluğu yeniden keşfedeceğiz, hem kendi mahallemizde, hem ülkemizin çevresinde. Yabancılara satılan toprak, fabrika ve garyimenkuller ile kullanım haklarını verdiğimiz devlet hava ve deniz limanları, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki büyük yoksunluğa rağmen yapılabildiği gibi, parası neyse verilerek geri alınacak. Neredeyse aldığımız nefesten bile kesilen vergiler ‘yanlış uygulama’ gerekçesiyle, faiziyle birlikte geri ödenecek. Doğalgaz, yakıt, elektrik, su, iletişim ve hayatın diğer alanlarında zam yapılmayacak. Borsada işlem hacminin % 90’ı Türk yatırımcılara ait olacak. Okullarda kıyafet zorunluluğunun kaldırılması ve 4+4+4 manevrasıyla yön değiştiren eğitimimiz; kötü bir rüya olarak anılacak ve çocuklarımız çağdaş öğrenim ve eğitimlerine devam edecekler. Kadınlarımızın töre, namus, aile baskısı gibi nedenlerle öldürülmeleri, taciz ve tecavüzler son bulacak. Insanlar bakabilecekleri kadar çocuk yapacaklar. Yolsuzluk, olmayacak, olanlar hesabını dürüst ve tarafsız bir yargı karşısında verecek. Suçlulukları kanıtlanamayan gazeteci, bilim insanı, subay, milletvekili, siyasetçi, yazar ve diğer insanlarımız özgür kalacaklar. Mehmet Aksoy’dan özür dilenecek, İnsanlık Anıtı heykelinin aynı yerde ve yeniden yapılması rica edilecek. Devlet büyüklerimiz eşleri ile birlikte Fazıl Say’ın Mezopotamya Senfonisi’ni dinlemeye gidecekler. Bu muhteşem esere ve performansa doyamadıkları için kendisini ayakta alkışlayarak defalarca BİS’e çağıracaklar. Hiç bir spekülasyona yer bırakmayaçak şekilde Nobel Bilim Ödülü kazanacağız. Okur-yazar oranımız
% 100’e ulaşacak. Engellilerimiz engelsiz yaşayabilecekler. ‘Terör mü, o da ne?’ noktasına ulaşacağız ve oğullarımız, yeniden gözbebeğimiz olan Ordumuz’da askerliklerini yapıp eve geri dönecekler. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Olimpiyat’ı düzenlememiz için bize ricacı olacak. Çin; ‘ekonomik model’ olarak Türkiye’yi gösterecek. Muhteşem Yüzyıl yeni bölümleriyle ekranlarda yer alacak. Futbolda kavga, dövüş, şike dönemi bir daha geri gelmeyecek şekilde bitecek. Kapalı mekanlarda da sigara içilebilecek. Petrol ihraç eden ülkelerden biri olacağız. Genç kız ve delikanlılarımız el ele dolaşabilecekler. Balkanların ve Avrupa’nın en büyük Adalet Sarayları’na sahip olmakla övünmeyeceğiz, o muhteşem binalar üniversiteye dönüştürülecek. Yeni cezaevleri değil, yaşlılarımız için; inşa edildikten sonra çeşitli nedenlerle başka kurumlara devredilmeyecek huzurevleri açacağız. Tersanelerdeki ve fabrikalardaki ihmal sonucu işçi ölümleri sadece acı anılar olarak kalacak. Dokunulmazlıklar sevgili ve saygın milletvekillerimizin oybirliğiyle kaldırılacak. Rüşvet alınmayan ve verilmeyen ülkeler sıralamasında birinciliğe yükseleceğiz. Ülkemiz baştan başa güneş, su ve rüzgar enerjisi altyapısı ile donanacak, nükleer santraller ve HES’lere kesinlikle izin verilmeyecek. Türk Hava Yolları’ndan atılanlar, çalışmadıkları günlerin ücretleri de ödenerek işe geri alınacaklar. Balkanlar üzerinden bazen sıcak hava dalgası da gelecek. Birbirimizi seven, sayan, önceliği daima karşısındakinin haklarına veren bireylerden oluşan bir toplum olacağız… Yasaklamak, yasaklanacak! Ve daha neleeeer… neler.

Aaaahhh… Hayal etmesi bile güzel, değil mi? Bütün bunlar bir yana, yeni yılda gerçekleşeceğinden yüzde yüz emin olduğum bir şey var: Her gün sayıları artan kitleler halinde Atatürk’e ve Anıt Kabir’e sığınmaya devam edeceğiz.
Herşeye rağmen…
Mutlu Yıllar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder