‘İlgilenmiyorum,
kapitalizmin tüketimi körüklemek için bir başka oyunu, dinimize aykırı…’ gibi
çeşitli gerekçeler ve dünya görüşlerinden kaynaklanan reddedişlere rağmen, YENİ YIL’ın; en katı, en koyu
inkarcılar için bile yüreklerinin taa dibindeki bir yeri kıpırdatan, birşeylerin
değişeceğine, düzeleceğine, daha iyi olacağına dair umutları beraberinde getiren
bir heyecan olduğuna inanıyorum. Benim de karınca kararınca, kendime, aileme ve
ülkeme dair YENİ YIL’dan birkaç küçük umudum, dileğim, beklentim var. Kendime ve
aileme dair olanlar; hemen hepimizin dileyeceği şeyler; sağlık, huzur, sıkıntısız bir geçim. Ülkem için dilediklerimi ise
John Lennon’un Imagine şarkısında
dile getirdiği ütopya gibi, ancak ‘hayal
edebiliyorum’.
Hangi sınıf ve gelir grubuna ait olursa olsun, insanımız
insanca yaşayabilecek. ‘Açlık sınırı’,
‘Yoksulluk Sınırı’ gibi; bırakın
resmi makamlar tarafından hesaplanmaları ve açıklanmalarını, var olmalarının
bile bir insanlık ayıbı olduğu istatistiklere gerek kalmayaçak. İktidar ve
muhalefet kendi ikballerini bir yana bırakıp ‘aslolanın ülkemiz ve insanımız’ olduğundan hareketle, geleceğe bir arada yürüyecekler.
Üniversitelerimiz her türlü yönetsel ve toplumsal baskının ötesinde, özgür
düşünce, bilimsel araştırma ve yaratıcılığın merkezi olacaklar. Komşuluğu
yeniden keşfedeceğiz, hem kendi mahallemizde, hem ülkemizin çevresinde. Yabancılara
satılan toprak, fabrika ve garyimenkuller ile kullanım haklarını verdiğimiz
devlet hava ve deniz limanları, Cumhuriyet’in
ilk yıllarındaki büyük yoksunluğa rağmen yapılabildiği gibi, parası neyse
verilerek geri alınacak. Neredeyse aldığımız nefesten bile kesilen vergiler
‘yanlış uygulama’ gerekçesiyle, faiziyle birlikte geri ödenecek. Doğalgaz,
yakıt, elektrik, su, iletişim ve hayatın diğer alanlarında zam yapılmayacak.
Borsada işlem hacminin % 90’ı Türk yatırımcılara ait olacak. Okullarda kıyafet
zorunluluğunun kaldırılması ve 4+4+4 manevrasıyla yön değiştiren eğitimimiz; kötü
bir rüya olarak anılacak ve çocuklarımız çağdaş öğrenim ve eğitimlerine devam
edecekler. Kadınlarımızın töre, namus, aile baskısı gibi nedenlerle
öldürülmeleri, taciz ve tecavüzler son bulacak. Insanlar bakabilecekleri kadar
çocuk yapacaklar. Yolsuzluk, olmayacak, olanlar hesabını dürüst ve tarafsız bir
yargı karşısında verecek. Suçlulukları kanıtlanamayan gazeteci, bilim insanı,
subay, milletvekili, siyasetçi, yazar ve diğer insanlarımız özgür kalacaklar. Mehmet Aksoy’dan özür dilenecek, İnsanlık Anıtı heykelinin aynı yerde ve
yeniden yapılması rica edilecek. Devlet büyüklerimiz eşleri ile birlikte Fazıl Say’ın Mezopotamya Senfonisi’ni dinlemeye gidecekler. Bu muhteşem esere ve
performansa doyamadıkları için kendisini ayakta alkışlayarak defalarca BİS’e
çağıracaklar. Hiç bir spekülasyona yer bırakmayaçak şekilde Nobel Bilim Ödülü
kazanacağız. Okur-yazar oranımız
%
100’e ulaşacak. Engellilerimiz engelsiz yaşayabilecekler. ‘Terör mü, o da ne?’ noktasına ulaşacağız ve oğullarımız, yeniden
gözbebeğimiz olan Ordumuz’da askerliklerini yapıp eve geri dönecekler.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Olimpiyat’ı düzenlememiz için bize ricacı
olacak. Çin; ‘ekonomik model’ olarak Türkiye’yi gösterecek. Muhteşem Yüzyıl
yeni bölümleriyle ekranlarda yer alacak. Futbolda kavga, dövüş, şike dönemi bir
daha geri gelmeyecek şekilde bitecek. Kapalı mekanlarda da sigara içilebilecek.
Petrol ihraç eden ülkelerden biri olacağız. Genç kız ve delikanlılarımız el ele
dolaşabilecekler. Balkanların ve Avrupa’nın en büyük Adalet Sarayları’na sahip
olmakla övünmeyeceğiz, o muhteşem binalar üniversiteye dönüştürülecek. Yeni
cezaevleri değil, yaşlılarımız için; inşa
edildikten sonra çeşitli nedenlerle başka kurumlara devredilmeyecek huzurevleri
açacağız. Tersanelerdeki ve fabrikalardaki ihmal sonucu işçi ölümleri sadece acı
anılar olarak kalacak. Dokunulmazlıklar sevgili ve saygın milletvekillerimizin
oybirliğiyle kaldırılacak. Rüşvet alınmayan ve verilmeyen ülkeler sıralamasında
birinciliğe yükseleceğiz. Ülkemiz baştan başa güneş, su ve rüzgar enerjisi
altyapısı ile donanacak, nükleer santraller ve HES’lere kesinlikle izin
verilmeyecek. Türk Hava Yolları’ndan atılanlar, çalışmadıkları günlerin
ücretleri de ödenerek işe geri alınacaklar. Balkanlar üzerinden bazen sıcak
hava dalgası da gelecek. Birbirimizi seven, sayan, önceliği daima karşısındakinin
haklarına veren bireylerden oluşan bir toplum olacağız… Yasaklamak, yasaklanacak! Ve daha neleeeer… neler.
Aaaahhh…
Hayal etmesi bile güzel, değil mi? Bütün bunlar bir yana, yeni yılda
gerçekleşeceğinden yüzde yüz emin olduğum bir şey var: Her gün sayıları artan
kitleler halinde Atatürk’e ve Anıt Kabir’e sığınmaya devam edeceğiz.
Herşeye
rağmen…
Mutlu
Yıllar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder