22 Aralık 2012 Cumartesi

BEYAZ GECELER…


Avrupa’da karınca kararınca epey yer gezdim. Roma’daki İmparatorluk Sarayı, Floransa’daki Santa Maria Del Fiore Katedrali, Paris’teki Notre Dame Kilisesi, İtalya’daki Ovierta Kilisesi, Vatikan’daki Sistine Chapel, Prag eski şehir meydanındaki kilise ve saat kulesi; insan tarafından yaratılmış ve yine insanlık tarihine tanıklık eden başyapıtlar arasında aklıma ilk gelenler. Ama ‘aristokrasi’ denilen sınıfın ve aristokrasi-din ilişkisinin nasıl bir şey olduğunu ilk kez ve gerçek anlamda şu gözlerimin Saint Petersburg’da gördüğü şaheserler sayesinde anlayabildim.  HERMITAGE MÜZESİ: Rusya tarihinin en karizmatik yöneticilerinden biri ve büyük bir koleksiyoner olan II. Katerina’nın Kışlık Sarayı olan Hermitage, sergilenmekte ve depolarında korunmakta olan sekiz buçuk milyon eserle dünyanın en zengin müzesi olma unvanına sahip. Hakkını vererek ancak bir hafta-10 günde gezilebilecek olan müze; yapım, mimari, süsleme ustalığı ve zenginliğinin, Büyük Rusya İmparatorluğu’nun kültürel mirasını yansıtan olağanüstü eserlerin yanı sıra aralarında Pisarro, Picasso, Monet, Rembrandt, Renoir, Van Gogh, Cezanne, Rodin, Michelangelo, Leonardo da Vinci, Titian, Caravaggio, Gaugin, Raphael, Matisse, Kandinsky gibi tüm zamanların en usta sanatçılarının insanlık tarihine miras bıraktıkları yapıtlarının da yer aldığı inanılmaz bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. KAN KİLİSESİ: İsa’nın Dirilişi Katedrali de denilen 180 yaşındaki bu kilise; görkemli bir tapınak olmanın yanı sıra içiyle, dışıyla, mimarisi ve iç süslemeleriyle dünyada bir eşi, benzeri daha bulunmayan bir sanat yapıtı adeta. Rus mimarisinin karakteristiği olan ‘soğan kubbeleri’nin her biri başka bir renk ve doku mucizesi sunuyor. 1642 metrekarelik iç alanında duvar dokusunun göründüğü bir santimetre kare bile yok. Bütün iç yüzey, çağının önde gelen taş, mozaik, mine, vitray, seramik ve resim ustaları tarafından yaratılmış kompozisyonlarla kaplı. Bu görsel şölen, 81 metre yüksekliğindeki (Boğaz Köprüsü’nün yüksekliğinin 65 metre olduğunu bilmek, bu karşılaştırmayı daha anlamlı kılıyor sanırım) kubbenin en uç noktasına kadar sürüyor. RUS DEVLET MÜZESİ: Bir ulusun; dünden bugüne yüzlerce yılla ifade edilebilecek güzel sanatlar tarihi ve birikimini bünyesinde toplayan, koruyan, sunan, sadece bir salonundaki tabloların karşısında bile bir gün geçirebileceğiniz, binalar kompeksi. Mimarisiyle olduğu kadar (aslen Mihailovsky Sarayı), aralarında Ilya Repin, Marc Chagal (tam adı Marc Zaharovich Chagal), Kandinsky, Kuznetsov, Konchalovsky, Ayvazovski gibi sadece Rus dehalarının eserlerinin de bulunduğu, 400 bin adeti aşan koleksiyonuyla bir müzeden çok öte bir dünya. ÇAR KÖYÜ (YAZLIK SARAY): Böyle bir yüzölçümüne yayılan bir mimariyi, sadece dış cephesini süslemek için 40 ton altının kullanıldığı söylenen bir yapıyı, 900 metre karelik Taht Salonu, zemininden tavanına kadar tümüyle kehribardan yapılmış bir başka salonu, akik odaları, her biri birer sanat yapıtı olan yüzlerce diğer odayı, servetin adeta sıradanlaştığı bir ihtişamı, 100 hektarlık bir alanı kaplayan park, bahçe, köprüler, pavyonlar, Roma hamamları, Türk hamamları, av köşkleri, büyük göl, küçük göl, yüzme havuzları, anıtlar, heykellerden oluşan bir sarayı nasıl tasvir edebilirsiniz? Ben edemedim ve bu noktada duruyorum. 

Evet sevgili dostlar, birkaç haftadır tahammülünüze sığınarak sizlerle paylaşmaya çalıştığım gezi notlarını bu yazıda Saint Petersburg’un harikalarına sadece satır başlarıyla, kısaca değinerek sonlandırıyorum. Çünkü her biri üzerine kitaplar yazılabilecek hatta yazılmış olan bu yapı ve yapıtları bu satırlara sığdırmaya imkan yok. Meraklıysanız ve yapabilirseniz gidin, gezin, görün. Ve eğer gidecekseniz tabiatın o coğrafyaya bağışladığı bir başka güzelliğin daha keyfini çıkarmak için Mayıs-Temmuz ayları arasında gidin. Çünkü o dönemde, sabahın saat ikisinde bile ışıl ışıl bir gökyüzünün altında kafeteryalarda oturabileceğiniz, kalabalık caddelerde yürüyebileceğiniz, günü; gün ışığında 20 saat olarak yaşayabileceğiniz bir Kutup mucizesi sizi bekliyor olacak: ‘Beyaz Geceler.’  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder