Sevgili dostlar, değerli okurlar. Bu haftaki yazıyla birlikte; sizlerle olan birlikteliğimizde ‘dalya’ diyorum. Hürses Gazetesi’nin hem sahipleri hem de; haberden dizgiye, fotoğraftan sayfa düzenine, baskıdan dağıtıma kadar her adımında emekçileri olan Oya hanım ve Metin beyin; bana ‘gazetede size bir köşe ayırdık, düzenli yazılarınızı bekliyoruz’ önerisini getirme inceliğini göstermelerinin üzerinden tam 100 hafta geçmiş. Bu 100 haftada; bireysel yaşamlarımızda olduğu kadar Ayvalık’ta, Türkiye’de, dünyada çok şey oldu, çok şey değişti.
Kimimiz çocuk sahibi olmanın neşesini yaşadık, kimimiz sevdiklerimizi kaybettik. Evlendik, askere gittik, askerden döndük, askerden dönemedik. İşler kuruldu, işler kapandı. İcrada el konulan mallar için günde 500 ihale yapar olduk. Çocuklarımız istismar edildi. Sonunda istismar edenler aklandı. Kadınlarımız öldürüldü. Gazeteciler öldürüldü. Eskiden ayı kırpıp kırpıp yıldız yapar gökyüzüne atardık. Şimdi yıldızları kırpıp duvarların ötesine atıyoruz. Davalar açıldı, insanlar hatta kitaplar tutuklandı. Daha 15-20 yıl önce sahneye koyulan; gelecek günlerin habercisi olduğunu ancak şimdi anladığımız ‘kahraman bakkal süpermarkete karşı’ adlı tiyatro oyunu, artık küçük esnaf Alışveriş Merkezleri’ne karşıya dönüştü. Arap dünyasına; kan yağmurlarının yağdığı bir ‘bahar’ geldi. Liderler devrildi, kendi halkları tarafından linç edildi. Petrol kaynakları el değiştirdi. Ülkeler iflas etti, ediyor. Avrupa Birliği sallanmaya başlayınca ya da daha teknik bir açıklamayla ‘Avro bölgesinde istikrarsızlık çanları çalınca’ yıllardır kabul edilmek için vermediğimiz tavizin kalmadığı Avrupalılar Kulübü’ne bu kez biz yüz çevirir olduk. İşsizlik, hayat pahalılığı, cari dengedeki artık ‘açık’ kelimesinin yetersiz kaldığı ‘yırtık’, ekonomik belirsizlik, 3 milyona yaklaşan takipteki kredi kartı, üniversitelere giriş sınavlarında birbiri peşi sıra yaşanan skandallar, ‘her Türk asker doğar’dan ‘parası olmayan her Türk asker doğar’a geçişimiz, sigaraya açık, içkiye örtülü yasak getirilişi, bütün bunlar sanki bu ülkede yaşanmıyormuşçasına, televizyonlarımızda her gece ‘Alice Harikalar Diyarında’nın ‘Pollyanna’ versiyonu olan dizi dizi incilerin yayınlanması… Ve daha niceleri.
Ama galiba bunların hiçbiri Türkiye’yi, ülkemizi ve insanımızı en iyi tarifleyen olay kadar derinden sarsmadı. ‘Futbolda şike soruşturması.’
3 Temmuz’dan bu yana, yukarıdaki sorunların hepsini ikinci plana attık, ortada ciddi bir hukuki süreç yaşanmasına karşın, ‘o bunu dedi’, ‘bu bunu iddia etti’ gibi yavelerle uğraşıyoruz. Kanun çıkarıyoruz, kendi çıkardığımız kanunu geçersiz kılan yeni kanun çıkarıyoruz. Herkes her konuda o kadar bilgili ki bazı konularda birazcık da olsa birikimi olan bizim gibilere söz hakkı düşmüyor.
İşte bu yüzden sevgili dostlar, bendeniz hemşehriniz, Hürses Gazetesi’ndeki bu mütevazı köşemde sadece kendi bildiklerimi sizlerle paylaşma yolunu seçtim ve 100 haftadır sizlere eski Ayvalık’ı, eski Ayvalıklılar’ı hatırlatmaya, aynı mavi gökyüzünün altında nefes aldığımız, aynı denizlerde yüzdüğümüz, konuştuğumuz, selamlaştığımız, karşıladığımız, uğurladığımız, kimi zaman sevdiğimiz, kimi zaman kavga ettiğimiz ama ortak paydamız olan Ayvalık ruhunu hiç yitirmediğimiz insanlarımızı; arkadaşlarımızı, büyüklerimizi, komşularımızı, öğretmenlerimizi, esnafımızı anlatmaya çalışıyorum. Aklım, belleğim, sağlığım ve gazetenin talebi devam ettiği sürece de kendi küçük dünyamızda sizinle dolaşmaya, büyük sorunları her konuda bilgisi olan ‘büyüklerimize’ bırakmaya devam edeceğim. Hepinize, hepimize huzurlu bir yıl dileklerimle… dalya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder