Unutmaktan daha kötü bir şey varsa ‘kanıksamak’. Çünkü unutulan şeyler hatırlanabilir ya da hatırlatılabilir. Ama kanıksama beraberinde umursamazlığı, insanı insan yapan en temel değerlerden olan ‘yürek acısının’ yitimini getirmeye başlar. Gelin bugün, unutma ve kanıksama hakkında iki örnek üzerinde düşünelim.
UNUTTUK…Ahmet Taner Kışlalı (siyaset bilimci, siyasetçi, yazar ve öğretim üyesi) • Gaffar Okan (polis müdürü) • Metin Göktepe (gazeteci) • Muammer Aksoy (hukukçu ve siyaset adamı) • Musa Anter (şair ve yazar) • Sabahattin Ali (şair ve yazar) • Sıddık Bilgin (öğretmen) • Taylan Özgür (üniversite öğrencisi) • Turan Dursun (yazar, düşünür, din alimi) • Bahriye Üçok (tarihçi ve siyaset bilimci, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi) • Uğur Mumcu (gazeteci, araştırmacı, yazar) • Çetin Emeç (gazeteci) • İlhan Darendelioğlu (gazeteci, yazar, tarih araştırmacısı) • Hrant Dink (gazeteci)… Ve isimleri buraya sığmayacak daha niceleri.
KANIKSADIK… Hepimizin kendi hayatlarımız, kendi geçmişlerimiz, kendi adlarımız olmasına karşın; her Türk erkeğinin vakti geldiğinde onurla taşıdığı ismiyle; 35 binin üzerinde ‘Mehmetçik’. Ve geçtiğimiz günlerde Silvan’da kaybettiğimiz 13 can, daha tozu yere inmeden Mardin’de iki astsubay ve bir uzman çavuş, daha gözümüzün yaşı kurumadan Kahramanmaraş’da bir uzman çavuş… Ve tanrı esirgesin daha olası niceleri…
EZBERLEDİK… Ve ‘bu hain saldırı’… ‘kanları yerde kalmayacak’… ‘sözün bittiği yerdeyiz’… ‘derhal başlatılan sınır ötesi operasyonda’… demeçleri ve (en yetkili olması gereken ağızdan) ‘yangın dediğin ya ateşle çıkar ya bombayla, ya benzinle, ya roketle, bunun sebebini araştırmanın bir anlamı yok’ açıklaması… Ve daha niceleri…
YÜREK ACISI… Ateş; sayın devlet büyüğümüzün isabet buyurduğu gibi yangına neden oluyor ama sadece düştüğü yeri yakıyor. Ölenlerin toplumsal konumuna göre gazetelerdeki bir ya da birkaç satırla ve bir ya da birkaç gün süreyle verilen haberin arkasındaki, bütün bu insanların geleceklerinin ellerinden alındığı gerçeğini görmüyoruz. Sadece yakınlarının ‘yüreği acıyor, yanıyor’. Yitirilenin en değerli varlık olan; ‘bir insan yaşamı’ olduğunu, yaşasalardı kendileri, çevreleri, ülkeleri ve belki de insanlık için kimbilir daha neler yapabilecekleri gerçeğini es geçiyoruz, algılamıyoruz, düşünmüyoruz, kanıksıyor ve gazetenin spor sayfasına geçiyoruz. Geriye, usta sanatçı Zülfü Livaneli’nin Uğur Mumcu için bestelediği ama kendi ifadesiyle, yukarıda değinilen isimli, isimsiz bütün kayıplarımız için ortak bir ağıt olan türkü kalıyor: YİĞİDİM ASLANIM BURDA YATIYOR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder