Biliyorsunuz berberlerin bizim toplumumuzda çok önemli yerleri vardır. Orada sadece tıraş yapılmaz, toplumsal konuların tartışıldığı bir serbest kürsü gibidirler. Yıllardır gittiğim, Ali adında, 35 yaşlarında, işinde usta olmanın yanı sıra aydınlık bir insan da olan bir berberim var. Dükkanı Moda’nın en işlek ana caddelerinden birinin üzerinde. Geçen hafta tıraşa gittiğimde bir gözlemini söyledi. “Ağabey, akşama kadar gelen geçene bakıyorum, çok uzun süredir gülümseyen insan görmüyorum. Kara, mutsuz bir ifade var insanların yüzünde.”
Ali’nin söylediği gibi, her ne kadar, özellikle son yıllarda gülümsemeyi unutur olmuşsak da biz aslında mizah duygusu çok gelişmiş bir milletizdir. Örneğin ‘Ata Sözleri ve Deyimler’ denilen engin bir hazineye sahibiz. Üstelik, eski büyüklerimiz mizahımızın içine din ögeleri katacak kadar hoşgörülüdürler. En sevdiğim sözlerden biri ‘Cami yıkılmış ama mihrap yerinde.’dir. Bu sözün, Mihrap’ın; ‘cami, mescit gibi yerlerde kâbe yönünü gösteren ve imama ayrılmış olan oyuk ya da girintili yer’ şeklindeki sözlük anlamının yanı sıra karşı cinse yönelik bir beğeni, bir umut ifadesi taşıdığını da hepimiz biliriz. Kendi adıma, Türkiye’nin bugünkü durumunun bana Cami-Mihrap ata sözünü anımsattığını söyleyebilirim. Çok şükür, nüfusunun yüzde 99’unun müslüman olduğu Türkiye’de, camilerimiz de mihraplarımız da sapasağlam yerlerinde duruyor ama ülkenin genel durumunun pek de iç açıcı olmadığı ortada.
Şu seçim sürecinde ‘büyüklerimizin’ tavır ve söylemlerine şöyle bir bakmak bile bunu görmeye yeter. Bütün stratejiler karşı tarafın kötü, ahlaksız, vurguncu, soyguncu, yalancı olduğu üzerine kuruluyor. Herkes için, diğer herkes kötü. Seçimin sonucu ne olursa olsun bizi yönetecek insanların büyük kısmı bunların arasından çıkacak. Peki, söylenenlerin yarısı bile doğru olsa, o zaman biz kime güveneceğiz, kendimizi bu seçilmişlere nasıl emanet edeceğiz? Tabii bu arada çeşitli suçlamalarla sadece son bir buçuk ayda, sıkıyönetim dönemlerinde bile görülmeyen bir oranla, 2000’in üzerinde insanımızın tutuklanmasından… daha bir suç isnat edilmeden bile iki yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunanlardan… başta yetkili makamlar olmak üzere kimsenin üzerine almadığı ve iki milyona yakın gencimizin yaşamını doğrudan etkileyecek olan YGS rezaletinden… ve bunlara benzer yüzlerce olayı kimsenin üstlendiği yok.
Şimdiii… Yurttaşlar olarak bizi bütün sınavlardan daha önemli bir sınav bekliyor. Bakalım 13 Haziran sabahı, yeni ‘çılgın’lıklara doğru mu yelken açacağız, yoksa bizim berber Ali, daha umutlu, biraz daha gülümseyen insanlar mı görmeye başlayacak? Başka bir deyişle, yüzyılların bilgeliğiyle günümüze gelmiş ‘cami yıkılmış ama mihrap yerinde’ sözünü, başka hiçbir anlama çekmeden, özgürce, sadece karşı cinse yönelik beğenimizi dile getirmek için kullanmaya devam edebilecek miyiz, yoksa o da mı yasaklanacak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder