Kışa dair meteoroloji tahminlerinde cümle hep şöyle başlar bilirsiniz: “Balkanlar’dan gelerek ülkemizi etkisi altına alan alçak basınç nedeniyle….” Bugün affınıza sığınarak; hayatın hemen her alanında ülkemizi etkisi altına almış, üzerimize çöreklenip bir türlü gitmek bilmeyen, (artık alçaklardan mı, yükseklerden mi kaynaklandığı yorumlarınıza kalmış) basınç nedeniyle biraz iç karartıcı şeylerden söz edeceğim. Ülkemizde;
• Kadınlarımızın yüzde yirmi beşi okuma yazma bilmiyor. • Yüzde on dördü ilkokulu bitirmemiş. • Yüzde elli sekizi ancak ilkokul mezunu. • Sadece yüzde on ikilik bir kesim ortaokul ve üzeri eğitim almış. • Her yıl 600 bin ile 800 bin arası kız çocuğu okula gidemiyor. • Kadınların parlamentoda temsil oranı yüzde dokuz bile değil. • Her kesimden kadınlarımızın yüzde kırk yedisi baskı, dayak, şiddete maruz. • Kadın cinayetleri son yedi yılda yüzde bin 400 arttı. • Her gün en az beş kadın erkekler tarafından çeşitli gerekçelerle öldürülüyor. • 2002'de 66 olan kadın cinayetleri, 2007'de 1077'ye, resmi olmayan rakamlara göre 2009'de 1126'ya yükseldi.
Bu kadınlar kim?
KADINLAR
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız.
Nazım HİKMET
Yazı olarak bir hafta, yaşam olarak birkaç yüzyıl gecikmeyle Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun.
Kaynaklar: Adalet Bakanlığı verileri • Türk Kamu-Sen araştırması • Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Psikiyatri Derneği açıklamaları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder