13 Kasım 2010 Cumartesi

TOLERANS


Farkında mısınız ne kadar toleranssız bir toplum olduk. Yöneticiler çalışanlarına, çalışanlar yöneticilerine, büyükler küçüklere, siyasiler birbirlerine, haydi biraz abartalım, neredeyse herkes herkese karşı ‘benim gibi düşünmüyorsan benden değilsin’ diye bakar oldu. Sadece baksalar gene iyi, bu anlayış kimi zaman fiziksel şiddete dönüşür oldu. 
Bir düşünür bir zamanlar belki de toleransın özeti olabilecek bir ifadeyle;  “Herkesin neye inanmak istiyorsa ona inanmaya hakkı olduğuna inanıyorum.” demiş. Önemli olan bu inanma hakkının inandırma baskısına dönüşmemesidir. Çünkü bir şeylere inandırılmaya çalışılan insanların da kendi istediklerine inanma hakları vardır. Unutulmaması gerekir ki tolerans başkaları ve onların haklarına karşı takınılan bir davranış biçimidir ve “Bu sana göre doğru olabilir ama bana göre doğru olmayabilir.” anlayışının her iki tarafça da uyumlu karşılanmasıdır. Aslında söylenmemesi, dile getirilmemesi, sadece sahip olunup yaşama aktarılması gereken, insanı insan yapan olmazsa olmazlar olan erdemler ne yazık ki çağımızda artı değer olarak ön plana çıkmaktadırlar. Tolerans da bunlardan biridir. Kendi inanç, çıkar ya da düşünceleri ne olursa olsun, sadece çevresine karşı toleranslı davranabilmesi bile bir insanın toplumda sivrilebilmesi için yeterli olabilmektedir.
UNUTTUK… İnsani özelliklerin belki de en değerlilerinden olan tolerans günümüzde o kadar unutulmaya, o kadar az görülmeye başlamıştır ki; BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’in 50. kuruluş yıldönümü nedeni ve UNESCO’nun 1995 yılındaki talebi ile Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Kasım tarihinin Uluslararası Tolerans Günü olmasına karar vermiş ve üye ülkeleri gerek faaliyetler gerekse eğitim kurumlarıyla bu günü; toleransı yaşatma ve tanıtma günü olarak kutlamaya davet etmiş, bir Toleransın İlkeleri Bildirgesi bile hazırlatmıştır. Uluslararası yasal ve siyasi girişimler aracılığıyla bile olsa; temeli barış içinde bir arada yaşama yollarını kişisel bir erdem olarak benimsetmeye, toleransı kişiden başlatmaya dayanan bir bildirgedir bu.
“Zıtlıkları kabul edebilme... yaşama ve diğerlerinin yaşama hakkına saygı duyma... kendi edimlerinin sorumluluklarını üstlenirken başkalarının da kendi edimlerinin sorumluluklarını yüklenmelerini bekleme hakkı, diğerlerinin hak ve özgürlük sınırlarına tecavüz etmeden kendi hak ve özgürlüklerinin tadını çıkarabilme...” diye gitmektedir.
Nereden... nereye. İnsan Hakları Beyannamesi’nden Toleransın İlkeleri Bildirgesi’ne. Yani durum vahim. Ne diyeyim, Benim gibi düşünenlerin de düşünmeyenlerin de 16 Kasım Dünya Tolerans Günü kutlu olsun. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder