"Sabah beşte evden çıkar, yürüyerek konservatuvara gelirdi. Biz saat 7’de vardığımızda çoktan iki paket sigarayı bitirmiş, güne hazırlanırken bulurduk onu. Gün ağarmaya başlarken piyanonun başına bizimle oturur, akşam kalkardı.
30 saniyelik bir pasaj için 2,5 saat uğraşır, istediği gibi çalınca dersi bitirirdi. İşte bizi böyle sabırla yetiştirdi."
FAZIL SAY… Bu sözler; 20. yüzyılın son çeyreği ile başlayan, sadece virtüözitesi ve kompozitörlüğü ile değil, ülkesinin sorunlarına sahip çıkışta gösterdiği onurlu duruşu ve adanmışlığı ile 21. yüzyılda da -ne yazık ki değerini bilemediğimiz- varlığı bize armağan olan Fazıl Say’a ait. Fazıl Say hakında söylenecekler değil bu sınırlı satırlara, kitaplara bile sığmaz, o yüzden kendisine yaptıkları ve yapacakları için şükranlarımızı sunmakla yetinelim ve hakkında yukarıdaki sözleri ettiği kişiyle yazımıza devam edelim.
KAMURAN GÜNDEMİR… “Hayatım Fazıl Say, Muhiddin Dürrüoğlu, Emre Elivar gibi yetenekli çocukları yetiştirmenin sancılarıyla geçti, onlardan önemli bir şey olmadı hiç. Artık emekliyim, bir süre sonra yaz ve kış Ayvalık’ta yaşamaya başlayacağım. Orada da okulları gezip, yetenekli çocukları toplayacağım. Piyanist yetiştireceğim. Bu memleket cevher kaynıyor, ne yazık ki işlemeyi beceremiyoruz." Daha yapacağı çok şey vardı ama ne yazık ki 2006’nın Mart ayında, 73 yaşında şekerine yenildi Kamuran Gündemir. Bizden biri, çekirdekten Ayvalıklı.
BAHRİ BABA… Benim yaşımdaki arkadaşlarım, dostlarım çok iyi hatırlayacaklardır. Saatli Cami’ye çıkan aralığın bir köşesinde ‘İhsan beyin fırını’ dediğimiz ve hala varlığını sürdüren fırın, diğer köşesinde ise Bahri babanın kundura dükkanı vardı. Öğle saatlerinde Bahri babanın, verdiği yemek molası sırasında dükkanın geniş penceresinden çarşıya usta bir saksafondan üflenen emprovize caz tınıları yayılırdı. Sabahattin Ali’nin sınıf arkadaşı, belediye bandosunun tubacısı olan Bahri baba her türlü nefesli çalgıyı maharetle çalardı. Ayvalığın zenginliklerinden biri olan Bahri baba, ucu Fazıl Say’a kadar uzanan bi zincirin belki de ilk halkası, besteci, icracı ama herşeyden önemlisi ‘öğretmen’ Kamuran Gündemir’in babasıydı. Bu yazılarda sıklıkla olduğu gibi bu değerli hemşerilerimizi rahmetle anıyor, küçücük kasabamız Ayvalık’ın çarşı içinde saksafon sesinin yankılandığı dönemlerden, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da sanat galerilerinin taşlandığı döneme geçişi içim acıyarak izliyorum.
Hüseyin'ciğim bu yazın bir maestro yazısı. Ellerine sağlık.
YanıtlaSil