3 Ekim 2010 Pazar

FARKINDA MISINIZ?


Çoğu zaman, hayatın günlük akışı içinde çevremizdeki değerlerin farkında olamayabiliyoruz. İnsan ilişkilerinden aile bağlarına, dostluklardan sevgilere hatta çevreye, tarihe, coğrafyaya kadar kayıtsız kalabiliyoruz. Bu konuda kendime dair en büyük ayıbım, 10 yıldan fazla süre Ankara’da yaşamama karşın Anadolu Medeniyetleri Müzesi, ya da yaygın bilinen ismiyle Hitit Müzesi’ni; araştırmacıların ve meraklıların ziyaret etmek için dünyanın her köşesinden geldikleri o uygarlıklar hazinesini bir kez bile görmemiş olmam. ‘Nasıl olsa o orada, ben de buradayım’, ‘nasıl olsa giderim’ rahatlığı içinde ne güzellikleri gözardı ediyoruz. Örneğin Ayvalıklılar olarak hepimiz Şeytan Sofrası’nı, Sarımsaklı’yı, Cunda’yı biliriz. Ama neredeyse Ayvalık’ı gezmeye gelen dışarlıklıların turistik güzergahlarıdır bunlar. Peki, kaçımız Çamlık koyunun arkasındaki ‘Deliktaş’ı biliriz, Deliktaş’ın baktığı o güzelim boğaz ve koydaki suda yüzmüşüzdür? Kaçımız yine Çamlık koyununun sırtını yasladığı Çıplaktepe zirvesinin ne muhteşem bir görüntü sunduğunu görmüşüzdür? Hepimizin defalarca ibadetimizi ifa ettiğimiz Çınarlı Cami’nin altındaki tarihi sarnıçları merak edenimiz var mıdır? Taksiyarhis Kilisesi, meraklıları sorduğunda hakkında yarım yamalak bilgi vermeye çalıştığımız bir başka güzergah noktası mıdır? Pateriça, ya da bizim ağzımızdaki adıyla Patriçya’nın sonsuza gider gibi görünen lacivert sularının derinliklerinde kaçımız yıkanmışızdır? Küçükköy bizler için sadece Sarımsaklı mı demektir yoksa geleneklerini koruyan bu temiz, şirin yerleşim yerini; bir çınaraltı kahvesinde kahve içmek için hiç ziyaret ettik mi? Bu ve benzeri örnekler çoğaltılabilir. Sorulması gereken soru; bunların farkında mıyız, farkında mısınız? Burada doğduk, büyüdük, yaşlanıyoruz, sabah evlerimizden çıkıp işlerimize gidiyor, akşam yine eve dönüyoruz. Durun. Bir dakika durun ve hangi mevsimde, günün hangi anında, Ayvalık’ın hangi köşesinde olursanız olun, etrafınıza alıcı gözle bir bakın. Gerçekten dünyada eşine az rastlanan bir sahil kasabasında yaşıyor olduğunuzun farkında mısınız? Güzel memleketimin güzel insanları; çocukluğuma, gençliğime ve ileri yaşlarıma dair milyonlarca anı, bir o kadar da fotoğraf var beynimin kıvrımları arasında. Ama bir tanesi o kadar özeldir ki, sizinle paylaşmadan edemeyeceğim. Geç bir akşam üzeri eşim ve çocuklarımla Şeytan Sofrası’na çıktık. Hava kararırken kayaların üzerine oturup sessiz, büyülenmiş bir şekilde kan kırmızı muhteşem bir dolunayın, doğarken adaları saran denizin üzerindeki yansımalarını izlemeye koyulduk. Eşim, heyecanlar içinde arkaya bakmamızı söyledi. Tam arkamızda batmakta olan güneşin silueti vardı ve solan ışıklarıyla, doğmakta olan dolunay renginde bir yuvarlaktı. Aynı anda gökyüzünde birbirini selamlayan iki ateş topu herhalde Ayvalık’tan başka bir yerde görülmez. O anda, hep yaptığım gibi, burada doğmaktan, buralı olmaktan dolayı şükran duydum. Sevgili hemşerilerim lütfen farkında olun, lütfen arada bir de olsa eşinizi, çocuklarınızı alıp Ayvalık’ın turistik olmayan değerlerini de yaşayın, yaşatın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder