14 Nisan 2012 Cumartesi

ÖĞRETMENİN ŞİİRİ…


Yürüyorsa geleceğin zincirleri halka halka
Ayak basmadığınız topraklara serpmişim tohumumu
Eğer direnç suyu verilmişse bu halka
İnanın benim ellerim örmüştür bunu

Geleceğin kitaplarında tek satır
Adımızdan söz edilmeyeceğini biliriz
Tarih ancak bayrak dikenleri yazar
Ama biz ipekböceği sessizliğinde yarınları öreriz

Köy Enstitülü şair, yazar, öğretmen Osman Bolulu’dan.

İnsanların olduğu kadar insanlığın ve bu büyük bütünün parçalarını oluşturan ulusların da, var oldukları süreç içinde yakaladıkları ya da yarattıkları fırsatlar vardır. Stefan Zweig’ın deyişiyle ‘yıldızın parladığı anlar’dır bunlar. Ulusumuz için; parlamakla kalmayıp ‘kuzey yıldızı’ gibi değişmez bir ışık kaynağı olarak yönümüzü bulmamızı sağlamaya devam eden dönüm noktası; araştırmacı yazar Turgut Özakman’ın 4 ciltlik muazzam eserinde anlattığı gibi, Mustafa Kemal’in önderliğinde gerçekleştirilen Cumhuriyet Mucizesi’dir. Ne kadar anlatılsa, hakkında ne kadar kitap yazılıp inceleme yapılsa da eksik kalacak  mavi gözlü dev’in, savaşın bitmesinden, aramızdan ayrılışına kadar geçen sadece 15 yılı kapsayan yönetiminde; adına devrimler dediğimiz sayısız yıldız parlamıştır üzerimizde. Bunlardan biri de; O’nun ışığının yolumuzu aydınlatmaya devam ettiği süreç içinde eğitim alanında hayata geçirilen Köy Enstitüleri’dir. Bir eğitimci ve Amerika’nın; dönemin Türkiye Büyükelçisi’nin eşi olan bayan Fay Kirby’nin, bizzat gezerek, konuşarak, incelemelerde bulunarak üzerinde bir tez hazırladığı, sonraki süreçlerde daha birçok inceleme, kitap ve tez konusu olmanın yanı sıra, gelişmekte olan ülkelere eğitim modeli oluşturan bir büyük Anadolu Aydınlanması hareketidir Köy Enstitüleri.
İlk mezunlarını verdiği 1942'den nitelik değiştirdiği ve bir anlamda kapatılma sürecinin başladığı 1953'e kadarki sadece on bir yıl içinde 1.308'i kız, 15.943'ü erkek olmak üzere toplam 17.251 öğretmen yetişmiştir bu Ocak’ta.
O öğretmenlerin öğrencilerinin ve onların öğrencilerinin parlayan ışıkları ne yazık ki günümüzde planlı bir şekilde karartılmaya başlanmıştır.  
Son kabul edilen 4+4+4 kod adlı Milli (?) Eğitim Yasası ve geçtiğimiz günlerde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir okulunda,  Manisa’nın Turgutlu İlçesi’ndeki Gazi İlköğretim Okulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine bir Caferi imamının girip Atatürk’ün resminin karşısında Cumhuriyet ilkelerimizle rövanş yapar gibi oturarak, sanki bu çocukların hepsi Müslüman ailelerin çocukları değilmiş, sanki dinimizi sadece onlardan öğrenebilirmişiz gibi ders vermesi, üstelik bunun, okul yönetimi  tarafından davetle yapılması çocuklarımızı nasıl bir geleceğin beklediğinin habercileridir. Ülkemizin yönetiminde çeşitli dönemlerde yapılan yanlışlıklar, ihtiraslar, hesaplaşmalar bugün bu noktaya getirmiştir bizi. Ve inanın, bu çözülme; yine dönemsel oy hesapları ve siyasi çıkarlardan dolayı Köy Enstitüleri’nin kapatıldığı gün başlamıştır. Başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere İsmail Hakkı Tonguçlar’ın, Saffet Arıkan’ların, Hasan Ali Yücel’lerin, içlerinde sevgili babamın da yer aldığı yüzlerce adanmış Cumhuriyet öğretmeninin kemikleri sızlamaktadır bugün.
17 Nisan; Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümü. Ve hiç bir yıldönümünü bu kadar buruk kutlamamıştım. Yazık!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder