Başta Demokrat Parti olmak üzere, tüm tarihi boyunca Cumhuriyet Halk
Partisi’nden çeşitli nedenlerle ayrılan kişi ve grupların kurdukları partilerden
biri de rahmetli Prof. Turhan Feyzioğlu ve arkadaşlarının Güven Partisi’dir. İsmet
Paşa’ya Turhan beyin kurduğu partinin adını söylediklerinde, bu, güngörmüş
siyasi zekanın; “Eh, herkes kendinde
eksikliğini duyduğu şeyin peşinden gider.” dediği rivayet edilir. Yaklaşan
seçim ortamının yarattığı bilinçaltı bir dürtüyle olsa gerek kendimi sıklıkla
ve biraz da kaygıyla ‘neler oluyor’, ‘neler olacak’ düşünceleri içinde
kaybolmuş buluyorum. Günlük siyasetin, tarihimiz boyunca hiç olmadığı kadar
kirlendiğini gördüğüm için de bu yazıda bu yaşıma kadar (eh o zamanlar çocuk da
olsam, Demokrat Parti’ye bile yetişmiş bir kuşaktanım) okuduğum, öğrendiğim,
katıldığım, yaşadığım siyasi oluşumlara satır başlarıyla değinmek istedim.
Örneğin; 2013 yılı itibariyle Türkiye’de tam 73 adet siyasi parti olduğunu
biliyor musunuz? Elbette bunların birçoğu siyasi literatürde ‘tabela partisi’ diye adlandırılan; ne
bugüne kadar, ne de örneğin önümüzdeki seçimlerde hiçbir varlık göstermemiş ve
gösteremeyecek olan oluşumlar. Çünkü yerel ya da genel seçimlere bir parti
olarak katılabilmek için Türkiye’nin en az 41 ilinde parti teşkilatını kurmuş
ve örgütlemiş olmak gerekiyor. Elbette son birkaç seçimde kendi yörelerinden
bağımsız olarak seçime katılıp, kazandıktan sonra Meclis çatısı altında bir
araya gelerek grup kuran anlayıştan söz etmiyorum. Dolayısıyla yaklaşan
seçimlerde de vizyonda yine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Adalet ve Kalkınma
Partisi (AKP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Barış ve Demokrasi Partisi
(BDP) ve yeni bir emirle kurulmuş, yeni bir misyon yükleneceği görülen
Halkların Demokrasi Partisi (HDP) olacağa benziyor. Yakın zamanlara kadarki
uygulamalarına ve mevcut durumlarına bakacak olursak partilerin isimleriyle
icraatları arasındaki çelişkiler bize rahmetli İsmet Paşa’nın ne kadar öngörülü
olduğunu bir kez daha gösterecektir sanırım. CHP kendi bünyesindeki sonu gelmez kimlik
çatışmalarından sıyrılıp içinden çıktığı ‘halk’la
bir türlü bütünleşemiyor. AKP’nin ‘adalet’
anlayışının sayısız örneğini gördük, yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz ve son 12
yılda Türkiye’nin ‘kalkınma’sında
gelinen noktayı görebilmek için ekonomist olmaya gerek yok, ceplerimize
bakmamız yeter. MHP bal yapmayan arı gibi, sürekli konuşuyor. Bir taraftan
düzeni eleştirirken diğer yandan, adeta belirli çıkar çevreleri için adrese
teslim hazırlanan her türlü yasa tasarısının kabulü konusunda iktidara en büyük
desteği vermekten geri durmuyor. Kısacası bizim gençliğimizdeki ‘hareket’ özelliğini uzun yıllardır
göremez olduk. BDP’nin D’si, yani ‘demokrasi’
için bir şey diyemeyeceğim, o hepimizin özlemi ama ‘B’si yani ‘barış’ adeta kötü bir şaka gibi
duruyor o isimde. Yenisini ise (HDP) bekleyecek göreceğiz. Ama çok
bekleyeceğimizi sanmıyorum ne göreceğimizde aşağı yukarı belli desek yanılmış
olmayız sanırım. Mevcut diğer partilere gelince; kimi yıllardır çok yakından
bildiğimiz, kurulma, yükselme, duraklama, gerileme evrelerine tanık olduğumuz,
kimi iç hesaplaşmalarla kendi kendini yiyen, kimi sistem mağduru olduğu için
ayağa kalkması engellenen, kimi mitoz bölünmeler kurbanı, kimi kapitalin
gücüyle baş edemeyen hareketler.
Millet Partisi • Demokratik Sol Parti • İşçi Partisi • Türkiye Sosyalist
İşçi Partisi • Saadet Partisi • Büyük Birlik Partisi • Liberal Demokrat Parti •
Özgürlük ve Dayanışma Partisi • Emek Partisi • Türkiye Komünist Partisi • Devrimci
Sosyalist İşçi Partisi • Bağımsız Türkiye Partisi • Hak ve Özgürlükler Partisi
• Yurt Partisi • Genç Parti • Bağımsız Cumhuriyet Partisi • Sosyalist Demokrasi
Partisi • Emekçi Hareket Partisi • Halkın Yükselişi Partisi • Demokrat Parti •
Doğruyol Partisi • Devrimci İşçi Partisi • Hak ve Eşitlik Partisi • İşçilerin
Sosyalist Partisi • Ezilenlerin Sosyalist Partisi • Milliyetçi Muhafazakar
Parti • Türkiye İşçi Köylü Partisi • Esnaf ve Çiftçi Partisi • Sosyal Demokrat
Parti • Devrimci Halk Partisi • Milliyetçi Türkiye Partisi • Özgürlük ve
Sosyalizm Partisi.
Geriye kalanlar; varlıklarını, kuruluş amaçlarını sadece kendilerinin bildiği,
isimlerindeki iyi niyetli yaklaşımların insanın yüzünde bir gülümseme
uyandırdığı -neredeyse- naif oluşumlar. Kim kurar, üyeleri, destekçileri, oy verenleri
kimlerdir, bu isimlere neye istinaden karar vermişlerdir, nasıl bir hedefleri
vardır, ne beklerler, ne vaat ederler... en azından kendi adıma ben bilmiyorum
ama varlar:
Alternatif Parti • Gönül Birliği Yeşiller Partisi • Sağduyu Partisi • Ayyıldız
Partisi • Müdafaa-i Hukuk Hareketi Partisi • Türkiye Müdafaa-i Hukuk Partisi •
İşçi Kardeşliği Partisi • Güçlü Türkiye Partisi • Katılımcı Demokrasi Partisi •
Yüce Diriliş Partisi • Ebedi Nizam Partisi • Hak ve Hakikat Partisi • Alternatif
ve Değişim Partisi • Türkiye Hümanist Partisi • Güçlenen Türkiye Partisi • Yeni
Dünya Partisi • Ergenekon Partisi • Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma
Partisi • Ulusal Parti • Birlik ve Huzur Partisi • Engelsiz Türkiye Partisi •
Toplumcu Kurtuluş Partisi • Adaletçi Kurtuluş Partisi • Halkın Kurtuluş Partisi
• Hak ve Adalet Partisi • Doğuş ve Aydınlık Partisi • Büyük Anadolu Diriliş
Hareketi Partisi • Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi • Türk Birliği Partisi • Hür
Dava Partisi • Vatan ve İstiklal Partisi • Muhafazakar Yükseliş Partisi •
Türkiye İşsizler ve Emekçiler Partisi • Çoğulcu Toplum Partisi • Sosyalist Yeniden
Kuruluş Partisi • Genç Anadolu Partisi • Önce İnsan Partisi...
Sonuçta, eşyanın tabiatı gereği, bugünün partilerinin
büyük bir bölüğü de gelecekler... geçecekler. Sadece 12 Eylül’den sonra
kurulan, bölünen, dağılan, birleşen, ayrılan, yok olan partilere bir göz
atmamız bile bunu doğrulamaya yeter. Yenileri kurulacak ve onlar da İsmet
Paşa’nın dediği gibi; ‘kendilerinde eksikliklerini duydukları’ kavramların
peşinde koşacaklar. Bizim gerçek anlamda eksikliğini duyduğumuz; ‘adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, hak,
halk, bağımsız, barış’ ve benzeri sözcüklerden biri yine sayın ve sevgili
partilerimizin sadece isimlerinde terennüm edilecek. Ve korkarım biz ‘tabela halkı’ olarak kalmaya devam
edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder